Hatay, Antakya, Defne, Samandağ, Arsuz Radyosu Dinle

Ses Hatay Şubesinden açıklama; Sözün bittiği yerdeyiz…

Sağlık emekçileri, ne kadar değersiz görüldüklerini, beyaz kod verdiklerinde bile hiçbir şey olmadığını, gördükçe tükeniyor. Yaşanan bunca şiddet vakasına rağmen, ne yazık ki gelinen noktada samimi adımların atılmadığını, şiddetin hız kesmediğini görüyoruz.
‘Sağlıkta Şiddet Yasası’, göstermeliktir. Üstelik etkin biçimde de uygulanmamakta, saldırganlar, karakolun ön kapısından girip arka kapısından çıkmaktadır. Olan, ‘şikâyetçi olduğum için yeniden saldırıya uğrar mıyım’ endişesiyle baş başa kalan sağlık emekçisine olmaktadır.
Dünden bugüne, yöneticilerin, sağlık çalışanlarını şiddetin hedefi haline getiren, itibarsızlaştırıcı söylemleri, bugün geldiğimiz noktanın en önemli sebeplerindendir. Sağlıkta Dönüşüm Programı, sağlık çalışanlarının canına kastetmektedir. Bu program ile oluşturulan kışkırtılmış sağlık talebi, muayene sürelerinin 5 dakikaya kadar indirilmesiyle göğüslenmeye çalışılmakta, yıllık acil servis başvuru sayısı toplam nüfusundan fazla olan dünyadaki tek ülke olmamızla sonuçlanmaktadır.


SES açıklamasında daha sonra şöyle dedi:
“Bu ülke, kadınları ve sağlık emekçilerini korumuyor! Sağlık sistemini içinden çıkılmaz bir hale getirip, sağlık emekçisini toplumun önüne bir suçlu gibi fırlatıyor!


SES olarak, sağlık meslek örgütleriyle hazırladığımız ve kamuoyuyla paylaştığımız program doğrultusunda, taleplerimizi dile getirmek için sağlık emekçileri ile buluşmalar, nöbet eylemleri, büyük sağlıkçı buluşmaları ve 8 Şubat’ta uyarı amaçlı iş bırakma eylemlerimizi, örgütlü mücadelemizle gerçekleştireceğiz.”

 Sağlıkta Dönüşüm, Şiddeti Arttırıyor

Kısa adı SES olan Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası’nın Hatay Şubesi adına yapılan açıklamada, Sağlıkta Dönüşüm Yasası’nın, sağlıkta emekçilere yönelik şiddeti arttırdığı görüşü savunuldu. SES Hatay Şubesi adına Hukuk Sekreteri Nilgün Aşkar imzalı açıklamada, “Sözün bittiği yerdeyiz. Tahammülümüz kalmadı. Nefes alamıyoruz. Tükendik. Güvenli ortamlarda çalışmıyor, her an şiddet tehdidi altında inanılmaz bir stresle yaşıyoruz” denildi ve şöyle devam edildi: “Kadına ve sağlık emekçilerine yönelik şiddet her geçen gün artıyor. Biz artık, bir meslektaşımızın kılına dahi zarar gelmesini istemiyoruz. Bir şiddet failinin daha serbest bırakıldığını, bir suçun daha cezasız kaldığını görmek istemiyoruz. Bağlı bulunduğumuz Bakanlığın ölüm sessizliğine tahammülümüz kalmadı. Ölüyoruz! Ve hal böyleyken de çalışamıyoruz. Daha geçen gün, bir Aile Sağlığı Merkezi’nde çalışan hemşire arkadaşımız silahlı saldırıya uğradı ve hayatını kaybetti. Bu ülke, kadınları korumuyor! Kadınlar, her gün tanıdığı ve hatta tanımadığı erkekler tarafından şiddete maruz kalıyor, gerekli mercilere başvurduklarında, hayatları için koruma istediklerinde bile yalnız bırakılıyor. Kadınların can güvenliğinin olmadığı bir atmosferde, iktidar, kadına yönelik şiddeti önlemek ve kadın kazanımlarını geliştirmek yerine, kadın düşmanı politikaların sürdürücüsü olmaya devam ediyor.”