Hatay, Antakya, Defne, Samandağ, Arsuz Radyosu Dinle

Yeni eğitim dönemi krizlerle başladı…

Eğitim İş Hatay 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Günal 2022-2023 Eğitim Öğretim yılı münasebetiyle bir basın açıklaması yaptı.  Başkan Günal; yeni eğitim döneminin MEB’in yarattığı krizlerle başladığını ileri sürdü.

Eğitim İş Hatay 1 Nolu Şube Başkanı Mustafa Günal’ın açıklaması ayne şöyle:

“Yeni eğitim ve öğretim dönemi, Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer’in çizdiği toz pembe tablonun aksine belki de son yılların en zor ve tartışılan eğitim dönemi olacaktır. Çünkü eğitimde AKP’nin yarattığı ve çözülmediği için kronikleşen sorunlara bu sene yenileri eklenmiştir. 

Bakan’ın “her şeyiyle hazırlar” dediği okullar tel tel dökülmekte ve bu yeni dönemde eğitimin tüm paydaşlarını, öğrenciyi, eğitim emekçisini ve velileri zor günler beklemektedir.

– Yeni dönemde öğrencileri yine (son YKS ile LGS’de kanıtlandığı üzere) kendilerine en temel dersleri ve hatta Türkçeyi bile öğretmekten aciz olan, bilgi aktarma değil sınav eksenli olduğu halde sınava hazırlamada bile yetersizliği ispatlı olan gerici müfredat beklemektedir.

Tarikat maskesi takmış derneklerle imzalanan protokoller ve şaibeli sınavlar beklemektedir. Sosyal devlet ilkesi eğitimde bir kenara atıldığı için kantin fiyatları yüzünden beslenme sorunu, servis fiyatları yüzünden ulaşım sorunu beklemektedir. Yetmezmiş gibi yeni derslikler inşa edilmediği için sınıf mevcutları eğitimi kilitleyecek boyutta artmış durumdadır. Sendika olarak belgelediğimiz üzere 66 kişilik sınıflar vardır.  Yüzlerce okul binası birden fazla okulu dolduracak kadar öğrenciye eğitim vermeye çalışmaktadır. İkili eğitim uygulaması nedeniyle yine öğrencilerimizin bir kısmı sabah gün doğmadan okula giderken, bir kısmı hava karardığında evine ancak dönebilecektir.

Elbette bu rezil tablo da bir okul binasına sıkışan birden fazla okul olması kadar, AKP’nin biz eğitimcilerin itirazın rağmen inatla sürdürdüğü kalıcı yaz saati uygulamasının da payı olduğunu unutmamak gerekir. Bu bir yıllık süreçte yeteri kadar KYK yurdu inşa edilmediği ve özel yurtlardaki fiyatlar otel konaklama fiyatlarıyla yarışır hale geldiği için ne yazık ki bu eğitim döneminde üniversite öğrencilerinin barınma sorununun da geçen yıllara göre daha ağırlaşacağı açıktır.

Öğrencilerin bu çaresizliklerine bakarak el ovuşturan tarikatlarla ilgili uyarılarımız da MEB tarafından yine kulak arkası yapıldığı için yoksul öğrencilerin bir kısmının yine tarikat yurtlarına ne yazık ki mecbur kalacağı açıkça görülmektedir.

– Veliler için de ne yazık ki durum hiç parlak değildir çünkü kötü ekonomi ve kamusal olmayan eğitim politikaları nedeniyle devlet okullarında çocuk okutmak bile ciddi bir masraf haline gelmiştir. Zincir marketlerdeki kırtasiye ürünlerine baktığınızda temel kırtasiye giderleri her sınıf kademesinde 750 TL’ye ulaşmış durumdadır.

Servis ücretleri dar gelirliler için artık küçük bir servet seviyesindedir. MEB’in kendi haline bıraktığı devlet okullarında temizlik malzemelerinden A4 kağıtlarına kadar her masrafın veliye yüklendiği, okul kantinlerinde bir tostun bile 10 TL’yi bulduğu göz önüne alındığında velileri kara bir dönem beklediği görülmektedir.

– Öğretmenlerin de hem geçim hem de itibarla ilgili sıkıntıları artacaktır. Yurt genelinde kira ortalamaları 6 bin TL’ye ulaşmışken, göreve yeni başlamış 9.000 lira maaşı olan bir öğretmenin özellikle atandığı büyükşehirlerde yaşamını sürdürebilmesi mümkün olmaktan çıkmıştır. O yüzden çok sayıda öğretmenin, ikinci il dışı tayin talebinde bulunması, bu geçim açmasının en somut örneğidir. Bu yetmezmiş gibi mesleğimizin itibarına saldıran, uzmanlığımızı yok sayan meslek kanunu yeni angaryalar ve yeni ayrıştırmalarla hayatımızı zorlaştıracaktır.

Ancak Eğitim-İş’li öğretmenler için yeni eğitim ve öğretim dönemi, bir yılgınlık değil direniş yılı olacaktır. Saray’ın talimatı, yandaş sendikaların oluruyla hazırlanan ve mesleğimizi haklarından itibarına kadar her alanda geri götürecek olan Öğretmenlik Meslek Kanunu’na karşı verdiğimiz mücadelenin dozunu artıracağız. Bu ucube kanun eğitim emekçilerinin talepleri doğrultusunda yeniden düzenlenmedikçe, üretimden gelen gücümüzü kullanmaktan da alanları tekrar tekrar doldurup sesimizi duyurmaktan da geri durmayacağız.

Sadece bu da değil; eğitimde liyakat, öğrencilerimiz için laik, bilimsel, adil, çağdaş, kamusal eğitim, öğretmenlerimiz için saygı ve öğretmenlik için itibar istiyoruz. Alacağız! Dolayısıyla bu eğitim-öğretim dönemi öğretmenlerin onurlu mücadelesiyle, onur mücadelesiyle de anılan bir yıl olacaktır!”